Rumeli Balkan göçmenleri kültürünü yaşatma derneği (RUBAGÖÇ) Tuncay Başoğlu, Dün yapılan ve bugün devam eden (17-18 Mart 2025) Kıbrıs konusunda Cenevre’de yapılacak gayri resmi bir toplantı hakkında ikinci yazılı bir açıklama yaptı. Başoğlu açıklamada şöyle dedi:
Bir önceki yazımda belirtiğim gibi, Doğu Akdeniz’de büyük hidrokarbon yataklarının bulunması Rusya gazına bağımlı bulunan Avrupa’nın, Ortadoğu, İsrail, Ticaret yolu Süveyş kanalı ve gaz yataklarının güvenliği kontrolü içinde Ortadoğu’da barınması için zorlanan ABD nin Kıbrıs’ta üs kurmak istemeleri o kadar önemli hale geldi ki, artık Kıbrıs’ta barışı isteyen sadece Türk tarafı değil, daha önce barış olup olmaması umurunda olmayan ABD ve AB’liği içinde hayati bir mesele oldu.
Öyleki, ABD’nin Kıbrıs Büyükelçisi Julie S. Davis, Cenevre’de devam eden görüşmeleri memnuniyetle karşıladıklarını, bu sürecin, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararları doğrultusunda, iki bölgeli, iki toplumlu ve siyasi eşitliğe sahip bir federasyon temelinde Kıbrıs Sorunu’nun kapsamlı bir çözümüne yol açacak müzakerelerin yeniden başlamasına zemin hazırlamasını umut ettiklerini ifade etti.
Belki sizde farkına vardınız Kıbrıs toplantısının yapılacağının ve dünkü yapılan toplantıda ele alınan konular hakkında Türkiye’deki TV, Gazetelerde tık yok.
Rum kesimi medyasında ise, BM yetkililerinin Cenevre görüşmelerini bu sefer farklı bir şekilde değerlendirdiğini. Kalıcı bir çözüm yerine, toplumların “işbirliği” yapabilecekleri alanlarda adım atmalarını istiyerek iki kesim arasında güven yaratacak adımlarla süreçi başlatarak nihai sonuça ulaşmak.
Evet adanın ortak sorunları giderecek çözümleri masaya koyarak çözüme kavuşturularak iki kesim arasında ilişkinin başlatılarak kalıcı çözüme gidilmesi akılcı bir yaklaşım.
Örneğin, Türk ve Rum tarafında çok büyük enerji sorunu var. (Geçen Günlerde haber yapmıştım, Girit-Kıbrıs-İsrail enerji hattı Türkiye’ye tosladığı diye) senelerce sürecek 800 milyon Avroya mal olacak Girit-Kıbrıs-İsrail enerji hattını sadece 400 Milyon Avroya 2 yılda Türkiye-Kıbrıs enerji nakil hattı için tamamlanması mümkün .
Türkiye, bu alanda hemen çalışmalara başlayabileceğini defalarca söyledi. Hem AB, hem BM hem de Rum yetkililer bunu çok iyi biliyor. Böyle bir dönemde, Kıbrıs adasının enerji sorununu ortadan kaldıracak bir işbirliği, toplumların da faydasına değil mi?
Yine, Türkiye’den gelen su, “Barışın Suyu” olabilir. Denizden arıtma yöntemiyle su açığını kapatmaya çalışan Rum yönetimi, ciddi çevre sorunları yaşıyor. Oysa Türkiye-KKTC arasındaki su nakil hattı, 75 milyon metreküp su kapasitesine sahip. KKTC yılda 35- 40 milyon metreküp su kullanıyor. Geriye kalanını Rum tarafına gönderebilir,
Turizmin gelişmesini teminen her iki kesimin belirli kurallar dahilinde her kesimin polis ve gümrük memurlarının birlikte ortak çalışacak hava alanların (GKRK havaalanlarını rahatlatmak) ve limanlarının ortak kullanıma açılması,
Yine adada özel araçla veya Nakliyenin ana maliyeti olan çifte sigortalama sorunu,
Yine Adanın her iki tarafındaki yetki alan sınırları içerisinde adil paylaşımla petrol ve doğal gaz çıkarılması için ortak çalışmalar yapılması
İnsan kaçakçılığı, Suçlular, adanın iki tarafını da mesken tutmuş durumda. Bir tarafta suç işleyen, soluğu diğer tarafta alıyor.
Mademki uluslararası kabul görecek bir anlaşma yapılamıyor, toplumların hayatını kolaylaştıracak, Rum ve Türk hükümetlerinin işbirliği yapabileceği alanlara odaklanmak en mantıklısı değil mi? Kısacası, Adada huzur için, ekonomik refah için işbirliği yapmanın ne zararı var?
Kalın sağlıcakla.
Saygılarımla.
RUMELİ BALKAN GÖÇMENLERİ GELDİĞİNİZ KÖYÜ VE GELENEK VE GÖRENEKLERİNİZİ ÇOÇUKLARINIZA ÖĞRETİN.
Rumeli Balkan göçmenleri kültürünü yaşatma derneği (RUBAGÖÇ)
TUNCAY BAŞOĞLU
18.03. 2025
İlk yorum yapan siz olun